DiniSayfa - islamiyet - namaz duaları

Zekati Verilen Mallar

1- Senenin ekseri zamanında, çayırda parasız otlayan dört ayaklı hayvanlar: Yılın yarıdan fazlasında parasız çayırda otlayan hayvanlar, üretmek için, sütü için olursa, bunlara «Saime» hayvan denir. Saime hayvan sayısı, nisap miktarı olduktan bir yıl sonra, zekâtı verilir. Yün için, yük taşımak için binmek için olursa, saime denilmez ve zekât lâzım olmaz. Deve, sığır gibi başka cinsten saime hayvanlar, birbirlerine ve diğer ticaret eşyasına eklenmezler.

Hayvanların Zekât Nisabı: Koyun ve keçi 40 adet olunca, bir tanesi zekât olarak verilir. Sığırın nisabı 30 dur. Manda da sığır gibidir. Devenin nisabı beştir. Beş devesi olan, bir koyun verir. Atın nisabı yoktur. Binmek ve yük için olmayan her at için, bir miskal (4,8 gram) altın verilir.

2-Altın, gümüş ve kâğıt paralar: Altın ile gümüşün oniki ayardan ziyadesi, para olarak kullanılsın, kadınların süsü gibi, halal olarak kullanılsın, erkeklerin altın yüzük takması gibi, haram olarak kullanılsın, ev, yiyecek, kefen satın almak için saklanılsın, kılıç ve altın diş gibi ihtiyaç eşyası olsalar bile, nisaba katılıp zekâtı verilecektir. Hac, adak ve keffaret için saklanan paraların zekâtı verilir. Çünkü kul borcu değildirler.

Senetli veya iki şahitli olan yahut itiraf olunan alacak, iflas edende ve fakirlerde de olsa nisaba katılır. Ele geçince, geçmiş yılların zekâtı da verilir.

Altın ile gümüşün ağırlığı ve ticaret eşyasının mal oluş kıymeti nisap miktarı olduktan itibaren bir hicri sene (354 gün) elde kalırsa yıl sonunda elde bulunanın, kırkta birini ayırıp müslüman fakirlere vermek farzdır. Altının nisabı 20 miskal, yani 96 gramdır. Gümüşün nisabı da 672 gramdır.

Kâğıt paraların; bakır ve her türlü madeni paraların kıymeti 200 dirhem (672 gr.) gümüş veya 20 miskal (96 gr.) altın olduğu zaman bu paranın zekatını vermek lâzımdır. Ticaret niyeti ile kullanması şart değildir ve değeri kadar altın verilir. Kâğıt paraların nisapları, çarşıda bulunan en ucuz altın para ile hesap edilir. Çünkü bunlar, şimdi altın karşılığı senetlerdir ve kâğıt parçaları olup, kendi kıymetleri azdır. Nisap miktarı olamaz. Altın karşılığı olan itibari kıymetleri, hükümetler tarafından konmuştur. Her zaman değişmektedir.

3- Ticaret için alınıp, ticaret için saklanılan (Ticaret eşyası): Eşyanın ticaret niyeti ile satın alınması lâzımdır. Öşür vermesi lâzım gelen topraklardan hasıl olan ve miras olarak ele geçen veya hediye, vasiyet gibi kabul edince mülk olan şeylerde, ticarete niyet edilse de bunlar ticaret malı olmaz. Çünkü ticaret niyeti, alış verişte olur.

Canlı cansız her mal, meselâ yerden, denizden çıkarılmış tuzlar, oksitler, petrol ve benzerleri, ticaret eşyası olurlar. Alan ile gümüş her ne niyetle olursa olsun hep ticaret eşyasıdır.

Ticaret eşyasının zekâtı, altın nisâbına göre verilir. İhtiyaç eşyasından ve kul borçları çıkarıldıktan sonra kalanın kırkta biri (yüzde ikibuçuk) zekât olarak verilir.

4- Yağmur suyu veya nehir suyu ile sulanan, haraçlı olmayan bütün topraklardan (Öşürlü toprak olmasa bile) ve vakıf topraktan çıkan şeyler:
Bunların zekâtına «Öşür» denir. Öşür vermek, Kur'ân-ı kerimde, En'âm sûresinin yüzkırkbirinci âyetinde emir edilmiş, onda birinin verilmesi de Peygamber Efendimiz tarafından bildirilmiştir. Öşür, mahsûlün onda biridir. Haraç ise, beşte bir, dörtte bir, üçte bir, yarıya kadar olabilir. Bir topraktan, ya öşür veya haraç vermek lâzımdır. Kul borcu olan, borcunu düşmez. Öşrünü tam verir.

Her sebze ve meyve, az olsun, çok olsun, mahsul topraktan alındığı zaman, onda birini veya kıymeti kadar altını veya gümüşü, müslüman fakirlere vermek farzdır. Hayvan gücü ile veya dolap, motor ile sulanan yerdeki mahsul elde edilince, yirmide biri verilir. İster onda biri, ister yirmide biri olsun, hayvan, tohum, alet, gübre, ilaç ve işçi masraflarını düşmeden evvel, vermek lâzımdır. Bir sa'dan (1 sâ=3,5 kg) fazla mahsulün, toprağın sahibi çocuk, deli, köle olsa da, öşrü verilir. Öşrü vermiyenden hükümet zorla alır. Ne kadar olursa olsun, ev bahçesindeki meyve ve sebzeler için ve odun, ot ve saman için öşür verilmez. Balın (fenni tesisat yapılsa dahi), pamuğun, çayın, tütünün, dağdaki ağaç meyvelerinin, meselâ zeytinlerin, üzümlerin onda biri, öşür verilir. Zift, petrol ve tuz için öşür yoktur. Öşrü verilmeyen mahsulü yemek haramdır. Yedikten sonra da öşrünü vermek lâzımdır.

Kaynak: www.cocukpinari.com